Londra Kulesi, tarihiyle dolu bu etkileyici yapı, sadece kraliyet mücevherleri veya Ortaçağ mimarisi ile tanınmakla kalmaz. Aynı zamanda, gizemli hikayeler, hayaletler ve hala kalın duvarlarını dolaşan ruhlar barındırmaktadır. Bir bekçi olan Phil Wilson ile birlikte, bu ilginç hayalet hikayeleri ve geçmişin yankılarıyla dolu evrene dalmaya davet ediyorum.
Geçmişin tanığı olan duvarlar #
Londra Kulesi’ndeki her adımda, gri duvarlar ile temas, bizi yüzyıllar öncesine götürüyor. Tuğlalar, parmaklarımın altında soğuk ve nemli, her pürüzlü yüzey, bir zamanlar bu kasvetli manzarayı seyretmiş mahkumların hikayesini anlatıyor gibi. Bu tuğlalara birçok göz dikildi, tek çıkış yolunun çoğu zaman ölüm olduğunu bilen gözler.
Kayıp ruhlar
Bir kule bekçisi olan Phil Wilson, bana bu kaledeki birçok mahkûmun hayatını kaybettiğini anlatıyor. “Burası İngiltere’nin en çok ziyaret edilen yerlerinden biridir,” diyor, gözlerinde bir hayranlık parıltısıyla. Hayalet hikayeleri bolca bulunuyor ve trajik kader yaşayanların hikayeleri eski duvarların gölgesinde sürmeye devam ediyor.
Tarihin kalbinde bir bekçi yaşamı #
Wilson burada, Beauchamp Kulesi‘nde, eşi Ann ile birlikte yaşıyor; evleri dar bir merdivenle ulaşılabiliyor. Tarih kokan bu odalar oldukça garip bir şekilde düzenlenmiş olsa da, çift bunları güzelleştirmeyi başarmış ve çayın kokusu geçmiş çağların tozuyla karışıyor. “Bu kadar zengin bir tarihe sahip bir yerde yaşamak büyüleyici,” diyor çay yaparken. Günlük yaşamın bu rahatlatıcı anları, mekanın karanlık geçmişiyle paradoks halindedir.
İnfaz hikayeleri
Pencereye bakarken, Wilson bana bir idam yeri gösteriyor. Burada yaşanan korkunç sahneleri düşününce içimi bir endişe kaplıyor. Anne Boleyn, Salisbury Kontesi, ve genç Lady Jane Grey’in hikayeleri havada dolaşıyor, hayaletleri guillotine gölgesinde hayatlarının son anlarını yeniden yaşıyor gibi. Bu soylu figürlerin bazıları artık acılarından kurtulmuş olsa da, ruhları bu yerlerde dolaşmaya devam ediyor ve bin yıllık duvarlara varlıklarıyla işaret bırakıyorlar.
Kulede bir topluluk #
Wilson, Kule’nin korkunç geçmişine rağmen burada yaşamın keyifli olduğunu açıklıyor. “Burası küçük bir köy gibi,” diyor burada yaşayan 35 bekçi ailesi hakkında konuşurken. Sıcaklık, ölüm ve sıkıntı hikayeleriyle güzel bir tezat oluşturuyor, bunlar geçmişin tanıkları. Çocukların kahkahaları ve komşular arasındaki canlı sohbetler, bu karanlık anılarla dolu yere sıcak bir hava katıyor.
Hayat sonrası hayaletler
Gece çökerken, Wilson bana kan donduran hikayeler anlatıyor. Bazen Anne Boleyn’in başsız silueti, şapelin koridorlarında dolaşıyor. Hâlâ bedeni huzur içinde yatarken, idamındaki anılar ya da son saniyelerinin fısıldışları duvarlarda yankılanıyor. “İnsanlar gölgelerini gördüklerini söylüyor, ama doğrusu burada hiç kimse bir hayalet tarafından yaralanmadı,” diyor Wilson espriyle, ama gözlerinde bir endişe okursunuz.
Süregeldikçe hikayeler #
Genç çocukların hayaletleri, genç Edward V ve kardeşi Richard gibi, koridorların yankılarında belirmektedir. İki çocuk, aile içindeki entrikaların labirentinde kaybolmuş, el ele, sonsuza kadar kaybolmuş görünmektedir. Tarih anlatıcıları, bu trajik hayaletleri görmek için gelen ziyaretçileri büyülemekte, yeri çevrelemektedir.
Başka bir dünyanın kanıtları
Son zamanlarda, bir Amerikan turist, İhanet Kapısı‘nı fotoğrafladı ve filminin gelişinden sonra, çekim sırasında yakınında kimse olmadığından, fotoğrafında bir eldivenli elin köşede göründüğünü keşfetti. Başka bir dünyanın kanıtları, böylece gerçeğimize sızarak, her ziyareti Kule’yi daha da büyüleyici kılmakta, tanımlanamaz bir gizemle sarınmaktadır.
Londra Kulesi‘nde hikayeler yankılanmaya ve şaşırtmaya devam ediyor; dramatik ve dokunaklı hikayelerle dolu bir geçmişin tanığı. Her ziyaret, bu tarih dolu yerin ruhlarıyla beklenmedik bir karşılaşmanın, bir titremenin vaadini sunuyor.