New York’ta, kırmızı ışıkta ve yaya geçitleri dışında yolun karşısına geçmeyi yasal hale getiren yenilikçi bir yasayla birlikte yaya devrimi hareketi başladı. Bu cesur girişim, New York’lu ve ziyaretçilerin kentsel alanla etkileşim biçimlerini dönüştürerek, bu büyük metropol içinde yeni bir hareket özgürlüğü seviyesi getiriyor. Bu mevzuat, eşitsizlikleri ve ceza uygulamalarındaki suiistimalleri azaltmayı hedeflese de, New York’un dinamik ortamında güvenlik ve yaya davranışlarıyla ilgili soruları gündeme getiriyor.
New York’taki yeni yasalar, sokak geçiş uygulamaları etrafında tartışmaları körüklüyor. Gerçekten de şehir, kırmızı ışıkta ve yaya geçitleri dışında geçişleri yasal hale getirdi. Bu cesur önlem, yayaların daha fazla özgürlükle hareket etmesine olanak tanırken, aynı zamanda trafik güvenliği ve yasal uygulamadaki etnik eşitsizlikler konusunda soruları da beraberinde getiriyor.
Yasanın arka planı #
Geçen eylül ayında, New York şehir konseyinin bu yasayı kabul etmesiyle, belediye başkanı Eric Adams’ın veto etme hakkı olan otuz gün süresi başlamıştı. Müdahale etmemeyi tercih eden Adams, bu yasa resmi olarak 2025 Şubat’ta yürürlüğe girecek, böylece New York’lular ve ziyaretçiler için yeni bir çağ açılmış olacak. Artık, sokakta yürümek serbest bir macera haline gelecek ve kent sakinleri Manhattan’ın ünlü caddelerini kendi yöntemleriyle geçebilecekler.
Hareket özgürlüğü ve güvenlik sorunları #
Bu yeni düzenleme, yayalara daha fazla hareket özgürlüğü sağlamayı hedefliyor ve böylece New York sokaklarının dinamiğini değiştiriyor. Macera arayanlar için, artık istedikleri gibi geçmek mümkün olacak ve bu uygulama, yasa dışı olsa bile hiç kaybolmamış bir pratikte taze bir nefes getirecek. Bununla birlikte, özgürlük sorumlulukla gelir. Medya ve uzmanlar, yasal hale getirilmesine rağmen, geçişlerin çevre ve trafik yoğunluğuna dikkat edilerek yapılması gerektiğini hatırlatarak dikkatli olunması gerektiğini vurguluyor.
Irksal adaletsizlikler ve sosyal etkiler #
Bu yasayla ilgili önemli bir diğer yön, ırksal adaletsizlikler üzerindeki etkisidir. Yasanın destekçileri, şimdiki durumun, yasa dışı geçişlerle ilgili ihlallerin orantısız şekilde renkli insanları hedef aldığını ve sık sık haksız yere ceza aldıklarını vurguluyor. 2023’te Mercedes Narcisse, belediye meclis üyesi, yasa dışı geçişler için verilen cezaların %92’sinin etnik azınlıklara mensup bireyleri hedef aldığını belirtiyor. Bu mevzuat, ayrımcı uygulamaları azaltmayı ve yasal uygulamalarda belli bir denge sağlamayı amaçlıyor.
Diğer Amerikan şehirleriyle karşılaştırmalar #
New York, bu eğilimde bir istisna değil. Denver ve Kansas City gibi diğer büyük Amerikan şehirleri de jaywalking‘i yasal hale getirme adımını attı. Bu yaklaşım, vatandaşların kamusal alanla ilişkisini yeniden tanımlama ve genellikle çok katı ve sert olarak değerlendirilen kurallara bir alternatif sunma isteğini yansıtıyor. America Walks gibi organizasyonlar, daha erişilebilir kentsel alanların geliştirilmesini teşvik ederek, aktif bir yaşam tarzı ve daha iyi bir yaşam kalitesi sağlamaya yardımcı oluyor.
Gelecek zorluklar #
Bu ilerlemelere rağmen, hâlâ zorluklar mevcut. Yetkililer, bu yeni özgürlüğün yollar üzerinde anarşiye dönüşmemesini sağlamak zorunda. Yayaların belirli davranışlarla ilgili riskleri anlamalarını sağlamak için farkındalık ve eğitim amaçlı önlemler almak, güvenliği sağlamak adına çok önemli olacak. Ayrıca, şehir, yayaları korumak ve araçlarla yayalar arasındaki uyumlu etkileşimleri kolaylaştırmak için yol altyapısını ayarlamak zorundadır.
Sokak geçişinde yeni bir dönem #
Böylesine önemli meselelerle dolu bir bağlamda, New York’ta sokak geçişinin yasal hale gelmesi önemli bir eşiği temsil ediyor. Bu yasanın, yaşam alanını hareket özgürlüğü ile güvenlik ve eşitlik kaygılarının bir arada var olabileceği bir yer haline getirmesi bekleniyor. Bu dönüşümün eşiğinde, vatandaşların bu yeni özgürlüğü nasıl benimseyeceği ve bunun gelecek nesiller için New York’un kentsel kültürünü nasıl etkileyeceği halen belirsizliğini koruyor.